Nejdet Sançar

Nejdet Sançar Türklük yolunda ıstırap çekmek saadetine eren bahtiyarlardan birisi de ben oldum.

Nejdet Sançar

Bir ölüm ilânı onu özetlemiştir. “Türkçülüğün yılmaz mücadelecisi, ülkücü, edebiyatçı, tarihçi, öğretmen, merhum deniz Binbaşısı Mehmet Nail Bey’in ve merhume Zehra Hanım’ın oğlu, Atsız’ın kardeşi, Reşide Sançar’ın eşi, merhum Afşin’in babası, Çiftçioğlu Nejdet Sançar, 22 Şubat 1975 Cumartesi sabah saat 05:55’te Haydarpaşa Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde enfarktüsken ölmüştür. Cenazesi 23 Şubat 1975 Pazar günü ikindi namazından sonra Kadıköy Osmanağa camiinden kaldırılarak, Karacaahmet mezarlığına gömülecektir. Bütün Türkçülerin başı sağ olsun, Tanrı Türk’ü korusun.»

Nejdet Sançar ve Atsız Bey

Onun ölüm haberi hiç umulmadık bir zamanda yürekleri yakarak geldi. Dinçti, daima güler yüzlü idi, daima mertti, yiğit bir mücadeleci davranışı içindeydi 12 Ocak 1975’te, Atsız’ın dairesinde, Atsız’ın 71 yaşına girdiği günde hep beraberdik. On gün kadar önce de daima yazı istediği Ötüken’e, bu görevi yerine getirmek üzere gönderdiğim makale ile birlikte ona son mektubumu yazmıştım. Ötüken’in son iki sayısının olaylara girerek, günün olguları üzerinde pervasızca durarak daha güçlü olduğunu belirtmiştim. Atsız Bey’le yaptığım telefon konuşmasında yazımı basımevine verdiğini öğrenmiştim. İstanbul’a her gidişimde ona uğradığım halde bu defa ancak Atsız Bey’e telefon ederek hatır sormuş ve Sançar’ın telefon numarasını almak istemiştim. Telefonunun olmadığını öğrenince ona ağabeyi Atsız Bey vasıtasıyla selâm ve iyi dileklerimi yollamıştım. Ankara’ya dönüşte evden çıkamayacak derecede hastalanmam, onun son yakıcı uğurlanışında bulunmamı engelledi.

Nejdet Sançar

Nejdet Sançar “Irkçılık – Turancılık” davası

Nejdet Sançar’ın 1 Mayıs 1975’te 65 yılı geçişinin yıldönümünü birlikte kutlayacaktık. Bütün arkadaşlarla birlikte orada bulunacaktık. Fakat kısmet olmadı. Onun kader çizgisi yolunu bizden ayırmıştı. Daha yıllarca mücadele edecek güçte, iradede idi. “Irkçılık – Turancılık” davası ila ilgili kitabı tamamlamaya çalıştığını, bunu bitirirse artık gözünün arkada kalmayacağını, işini sonuçlandırmış olacağını söylemişti. Bütün neşesine, şakasına rağmen o gün kendisinin sanki vedalaşmakta olduğunu ifade eden bir hâli vardı.

Otuz yılı aşkın ülkü kardeşliğimiz vardı. O artık mücadele cephesinden fâni varlığıyla çekiliyordu. Sanki çevremiz ve koca dünya boşalmış gibiydi. Fakat onun kitapları, yazıları yaşamaya devam edecektir. O ge ne bıraktıkları eserlerle yaşamağı devanı edecektir. Kendisinden bir defa bahsetmek mecburiyetinde kalınca “Şahsım Hakkında” başlığıyla Orkun dergisinin 11 Mayıs 1951 tarihli 32. sayısında şunları yazmıştı: “Son zamanlarda Türkçülüğe karşı açılan sinsi ve kahpe savaş bütün şiddetiyle devam ediyor.” dedikten sonra Türkçülük üzerinde önemle duruyor ve “Benim bu sahada ve bu fikirlerin tarihî seyri dışında hiçbir iddiam yoktur. Ben sadece bir Türk evladı olarak Türkçülük davasına bir nefer gibi hizmet etmeğe çalışıyorum. Yani bu büyük dâvanın bir hizmetkârıyım.” “Müslüman bir Türk olarak icap ettiği zaman dinimi, İslâmlığın sinsi ve açık düşmanlarına karşı müdafaa etmekten geri kalacak değilim!” diyordu.

1944 yılında Türkçülüğe, Türk milliyetçiliğine karşı açılan haince hareketleri kınıyor ve “…Türkçülük düşmanlarının bu mukaddes imanı boğmak için yarattıkları bu davada, Türklük yolunda ıstırap çekmek saadetine eren bahtiyarlardan birisi de ben oldum. Bir yıl iki ay hapis yattığım, fakat sonunda beraat ettiğim bu dâvada Türkçülük düşmanlarına karşı Türklük cephesinde yer almış olmanın zevkini hâlâ duymaktayım. Bu zevkin manasını, şüphesiz ancak gönüllerine Türklük ateşi düşmüş olanlar anlayabilir.” Yazısının sonu şöyle tamamlanıyordu: “Bu vatanın, gönlü Türklük sevgisiyle dolu bir oğlu olarak, beni, bütün varlığımla bağlandığım Türkçülük davasına hizmet etmekten hiçbir kuvvet alıkoyamaz. Türkçülük düşmanı ağız ve kalemlerin saldırışları olsa olsa imanımı kuvvetlendirir. Bu efendiler birtakım isnatlar ve iftiralarda bulunmak ve öğretmenlikten çıkarılmamı istemekle yılıp sineceğimi sanıyorlarsa aldanmaktadırlar. Bu dava yolunda katlanamayacağım hiçbir şey yoktur.

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.